Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan hutbede, "Yeryüzündeki en büyük cinayet, ahlak ve hukuk tanımayan katliamlara cihat adı verilmesidir. İslam dininde, hayat rehberimiz olan Kur'an-ı Kerim'de böyle bir anlayış yoktur. Dinimizin cihat anlayışı, öldürmek değil, yaşatmaktır" değerlendirmesinde bulunuldu.
"Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah'a giden yolu kapatanlar, onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler" ayeti ile "Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların güvende oldukları kişidir. Mümin ise canları ve malları hususunda insanların kendisinden emin oldukları kişidir" hadis-i şerifiyle başlanan hutbede, Allah'ın İslam'ın mesajını, Peygamber Hazreti Muhammed aracılığıyla bütün insanlığa tebliğ ettiği hatırlatıldı.
Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmenin, O'na hiçbir konuda ortak koşmamanın ve sadece O'na kullukta bulunmanın İslam'ın ilahi mesajının temelini teşkil ettiğinin vurgulandığı hutbede, bu ilahi mesajın, değerler manzumesi olarak öldürmeyi değil yaşatmayı, zulmetmeyi değil hakkı gözetmeyi, batıla değil hakikate tabi olmayı, hayasızlığı değil iffeti kuşanmayı ve erdemli duruşu takdim ettiğine değinildi.
İslam'ın mesajının cehaleti değil bilgi ve hikmeti öğütlediği aktarılan hutbede, "Bu mesaj, savaşı değil barışı, terör ve vahşeti değil vicdan ve merhameti, fitne ve fesadı değil sulh ve salahı öğretiyordu. Bu mesaj, vurdumduymazlığı değil sorumluluğu, bencilliği değil paylaşmayı, bölüp parçalamayı değil birleştirmeyi esas alıyordu" ifadesi kullanıldı.
İslam'ın, hayatın her kesitine vicdan ve merhameti bir ilke, bir prensip olarak yerleştirdiğini belirtilen hutbede, şöyle devam edildi:
"En zor zamanlarda dahi zulme, şiddete ve haksızlığa asla müsaade etmedi. Meşru müdafaa sadedinde değerlendirilen savaşın bile bir hukuku, bir ahlakı olduğunu asırlar öncesinden insanlığa haykırdı. Kadına, çocuğa, yaşlıya, tabiata dokunulmasını, zarar verilmesini kesin olarak yasakladı. Bu insaf ve merhamet çağrısı kısa sürede tüm coğrafyalarda yankı buldu. Müslümanlar, aleme silah, şiddet ve vahşet değil, sevgi, merhamet, şefkat, adalet ve hakikat medeniyeti taşıdı. Ancak zamanla kimi cahil müntesipler, dinin özünden, ruhundan, hayat veren değerlerinden uzaklaştı ya da türlü hile ve desiselerle uzaklaştırıldı. İnsanı yaşatmak ve ona varlık gayesini anlatmak üzere gelen bir din, nice süfli emellere alet edildi. İslam, bütün hakikatleri insanlığa bildirmişken kimileri, hakikatin sadece kendi ellerinde olduğunu iddia eder hale geldi."
"İSLAM İLE İLGİLİ, İNSANLARIN KALPLERİNDE BİR ENDİŞE VE KORKU OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILMAKTADIR"
İslam dininin bugün çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldığına işaret edilen hutbede, İslam ve Müslümanlıkla ilgisi olmayan cinayet şebekelerinin işlediği cürüm, saldırı, vahşet ve katliamlarının İslam ile anılır olduğu vurgulandı.
Hutbede, "Modern zamanların tüm insafsızlığı, vicdansızlığı, adaletsizliği İslam'a ve masum Müslümanlara mal edilmeye çalışılmaktadır. İslam, vicdanı ve insafı kirlenmiş, yüreği tükenmiş insanlarca terör ve vahşetle birlikte zikredilerek, olumsuz bir İslam imajı ve algısı üretilmektedir. Dinimiz, itibarsızlaştırılmaya, İslam ile ilgili, insanların kalplerinde bir endişe ve korku oluşturulmaya çalışılmaktadır" değerlendirmesinde bulunuldu.
İnsanlığa rahmet olarak gelen bir dinin, bir kitabın, bir peygamberin ve o dine mensup insanların terör olayları üzerinden itibarsızlaştırılmasının işlenen bütün vahşetler kadar ağır olduğuna değinilen hutbede, şu ifadeler yer aldı:"Yeryüzündeki en büyük cinayet, ahlak ve hukuk tanımayan katliamlara cihat adı verilmesidir. İslam dininde, hayat rehberimiz olan Kuran-ı Kerim'de böyle bir anlayış yoktur. Dinimizin cihat anlayışı, öldürmek değil, yaşatmaktır. Harap etmek değil, mamur eylemektir. Gönüllere kin, nefret, intikam tohumları değil sevgi, şefkat, merhamet tohumları ekmektir. Yeryüzüne şiddet, terör ve vahşet üzerinden korku değil hak ve hakikat yoluyla barış, güven, huzur ve adaleti yaymaktır."
"DİN KİSVESİNE BÜRÜNMÜŞ CİNAYET ŞEBEKELERİ, YIKILMIŞ HAYALLERİ İSTİSMAR ETMEKTEDİR"
Hutbede, din adına masum insanları, kadınları, yaşlıları, çocukları acımadan öldürenlerin aslında bütün insanlığı katlettiği belirtilerek, İslam'ın yüksek şiarı olan tekbirin de bu vicdansızlıklara alet edildiği aktarıldı.
"ANKARA'DA, PARİS'TE, BEYRUT'TA, BAĞDAT'TA, NİJERYA'DA, DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA ÖLDÜRÜLEN SADECE MASUM İNSANLAR DEĞİL, İSLAM'IN YÜCE DEĞERLERİDİR”
"Aslında Ankara'da, Paris'te, Beyrut'ta, Bağdat'ta, Nijerya'da, hasılı dünyanın dört bir yanında öldürülen sadece masum insanlar değil, alemlere rahmet olarak gönderilen İslam'ın yüce değerleridir" değerlendirmesine yer verilen hutbede, şunlar kaydedildi:"İnsanlığını yitirmiş, gözü dönmüşlerin yaptıkları yüzünden tahkir edilen, Kerim Kitabullah'tır. İtibarsızlaştırılan, merhamet ve şefkat peygamberi Habibullah Muhammed Mustafa'dır. Ötekileştirilenler, dışlananlar, teslimiyetle bu kitaba, bu peygambere gönül veren sadık ve masum Müslümanlardır. Bugün, din kisvesine bürünmüş cinayet şebekeleri, geçmişten günümüze birikmiş öfkeleri, incinmiş onurları, bastırılmış duyguları, yıkılmış hayalleri istismar etmektedir. Onlar bugün, tarihte acı hikayeleriyle hatırladığımız, ortalığı yakıp yıkan, topyekun medeniyetimizi tahrip eden Moğollarla aynı yöntemi kullanmaktadırlar. Vicdan ve insaf medeniyetine kast eden Haçlılarla aynı yolu yürümektedirler.
Bu coğrafyanın masum insanlarını ölümlerden ölüm beğenmeye mecbur edenler, aslında tüm insani değerlere kastetmektedirler. Ancak bizler biliyoruz ki dillerinden tekbir düşmese de, alınları secdeden kalkmasa da insanlık dışı katliamların faillerinin İslam ile uzaktan yakından asla ilgisi yoktur. Zira insana ve insanlığa yönelik bu tür vahşeti gerçekleştirenlerin, onları yönlendirenlerin ne Allah'a saygıları, ne de herhangi bir dine mensubiyetleri söz konusu olabilir. Öyleyse geliniz dünyada huzura, ahirette kurtuluşa erebilmek için İslam'ın rahmet yüklü mesajlarına yeniden sımsıkı sarılalım. Çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkalım. Onlara inanç ve değerlerimizi doğru öğretelim. Sahih dini bilgiye ulaşma ve sahip çıkma çabasını hiç elden bırakmayalım. Sunulan her dini bilgiyi araştırma ve incelemeden kabul etmeyelim. İslam'ın rahmet iklimini en güzel şekilde temsil etmek için gayret gösterelim."
Hutbe, "Rabbimiz! İlmimizi, anlayışımızı artır ve bizi salih kullarından eyle!" duasıyla bitirildi.