Memur Sen Erzurum İl temsilcisi Mustafa Karataş, “Masada uzlaştıklarımızın yok sayılması ve Toplu Sözleşme müzakereleri hiç yapılmamış gibi davranılması üzerine, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na taşıdığımız 5. Dönem Toplu Sözleşmenin, kamu görevlilerinin haklı beklentilerini karşılayarak yeni hak ve kazanımlarla donatılmasına katkı ve destek sunmak için bugün 81 ilde “Emeğe Saygı, Adalete Davet” temasıyla sahadayız” dedi.
Memur-Sen ve bağlı sendikalarla tamamında yetkili olarak katıldıkları 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, Kamu İşveren Heyetinin müzakere süreci hiç yaşanmamış gibi bir irade ortaya koyması üzerine uyuşmazlıkla sonuçlandığın anımsatan Mustafa Karataş, “Milyonlarca insanı ilgilendiren ve fakat Kamu İşvereninin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok saydığı; sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetler sınıfının Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçirilmesi, kademe derece sınırlamasının kaldırılması, bayram ikramiyesi, kılık-kıyafet yasağının kaldırılması, gelir vergisi mağduriyetinin son bulması, dayanışma aidatı ve toplu sözleşme ikramiyesi gibi temel tekliflerimiz dâhil toplam 657 teklifimiz gayet makul ve makbul teklifler olmasına karşın sanki hiç yapılmamış gibi Kamu İşvereni tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamış, bunlara ilişkin herhangi bir teklif masaya getirilmemiştir.” dedi.
Sendika temsilcileriyle Havuzbaşı’nda kent meydanında basın açıklaması yapan Memur Sen Erzurum İl Temsilcisi Mustafa Karataş, “Memur-Sen olarak toplu pazarlık sürecinde Kamu İşveren Heyetiyle sözleşme imzalanmasını sağlamak için büyük çaba sarf ettik. Bu gayretin yanısıra basın açıklamalarıyla, iş bırakma eylemleriyle de sahada olduk ve Heyetimizi destekledik. Bugün de aynı kararlılıkla ve örgütlü gücümüzle meydanlardayız.
Memur-Sen’in ve bağlı sendikalarının titiz çalışmalarla, sahanın nabzını tutarak oluşturduğu ve kamuoyuna “makul teklifler” olarak deklare ettiği 657 teklifine karşın Kamu İşveren Heyeti maalesef malül tekliflerle masaya gelmiş ve ardından toplu sözleşme sürecini hiç yaşanmayan bir süreç olarak tarihe kaydetme iradesi göstermiştir. Bu iradenin sonucu olarak süreç uyuşmazlıkla sonuçlanmış ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gidilmiştir.
Biz, toplu sözleşme görüşmeleri boyunca masanın ve müzakerenin önemine inanarak çözüm üretmeye odaklandık ve sürecin uzlaşmayla sonuçlanması için büyük bir özveriyle çalıştık.
Süreç tıkandığı anda bile “Gelin Hakem Kuruluna 3 günlük başvuru sürecini 1 güne indirelim ve müzakere sürecini 2 gün daha uzatalım, masada sorunları çözelim” dedik ama teklifimiz kabul edilmedi.
Dün dedik bugün de diyoruz: Memur-Sen’in teklifleri milletin talepleridir. Çünkü bu teklifler milletin maşeri vicdanında makes bulmuş adil ve hakkaniyetli tekliflerdir.
Bu nedenle, Kamu İşveren Heyetinin, Merkez Bankasının gerek beklenti anketinde gerekse kendi tahmininde ifade ettiği enflasyon rakamlarının altında kalan tekliflerle masaya gelmesini kamu görevlilerinin emeğini değersizleştirmek olarak görüyoruz.
Maalesef, Hakem Kuruluna başvuru süreci de Kamu İşveren Heyeti tarafından hakkaniyetli yürütülmemiştir. 20 gün boyunca gece yarılarına kadar görüşülerek, tartışılarak üzerinde uzlaşma sağlanan azımsanmayacak sayıdaki teklifimiz Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna götürülürken yok sayılmıştır.
Yasanın açık hükmüne aykırı bir şekilde; Toplu Sözleşme sürecinin müzakere aşamasının tamamlanmasıyla birlikte Kamu İşveren Heyeti tarafından ne Memur-Sen’ ne de genelden ayrı hizmet kolu toplu sözleşmesi imzalamaya yetkili bağlı sendikalarımıza incelemek, katkı sunmak ya da imza atmak üzere toplantı tutanağı teslim edilmemiş, bu yönde bir davet ya da teklif yapılmamıştır. Tam tersine Konfederasyonumuzun ve sendikalarımızın imzadan kaçtıkları algısına neden olabilecek tespit tutanağı tutularak yetkinin kötü kullanılmasına, tarafların eşitliği ilkesine dayanan toplu pazarlık hakkının sekteye uğramasına neden olunmuştur.
Şayet, kamu görevlilerine teklif edilen zam oranları alın terimizin hakkını teslim eden bir düzeyde olsaydı, enflasyon karşısında eriyen alım gücümüzü güçlendirseydi, ülkenin ekonomik tablosu ve hükümetin açıkladığı rakam ve hedeflerle uyumlu olsaydı elbette Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gitmeye gerek kalmaz ve tarafların tümü için memnuniyet üretilmiş olurdu” diye konuştu.
Bütün çabalarına karşın kamu görevlilerinin emeğinin değerini teslim eden bir teklifle gelinmediği ve görüşmelerde uzlaşılan maddelerin dahi yok sayıldığı irade karşısında Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulduğunu dile getiren Karataş, daha sonra şunları kaydetti;
“Bizler artık bu süreçleri geride bırakmış ve bütün dikkatlerimizi Hakem Kuruluna yöneltmiş durumdayız. Hakem Kurulunun sağduyu ile konuya yaklaşacağına olan güvenimiz tamdır. Memnuniyet üretmek için hala geç olmadığını, artık bu sorumluluğun Hakem Kurulunda olduğunu hatırlatıyoruz.
Bir kez daha buradan güçlü bir şekilde vurgulamak istiyoruz: Kamu görevlileri olarak bizlerin asla kabul edemeyeceği tavır; alın terimizin değersizleştirilmesi, taşıdığımız misyonun görmezden gelinmesidir.
Biz bu ülkenin alın teriyiz. Biz devlet hizmetlerinin kesintisiz sürmesinin, devletin tüm unsurlarıyla işlemesinin teminatıyız. Biz ailelerimizle birlikte 20 milyonluk bir kitleyiz. Tekliflerimizde haklıyız, duruşumuzda hakkaniyetliyiz. Unutulmamalıdır ki kamu görevlilerinin memnuniyeti milletin memnuniyetidir. Hakem Kurulunun da bu gerçekten sarf-ı nazar etmeyeceğini umuyor ve bekliyoruz.
Milyonlarca insanı ilgilendiren ve fakat Kamu İşveren Heyetinin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok saydığı bütün tekliflerimizin Hakem Kurulu tarafından dikkate alınmasını istiyoruz. Biz Hakem Kurulundan, refahın tabana yayılmasını, gelir dağılımında adaletin sağlamasını istiyoruz. Biz, refahtan pay, paylaşımda adalet istiyoruz. Biz, kamu görevlilerinin yaşam standartını yükseltecek, emeğin hakkını takdir edecek bir karar bekliyoruz. Biz Hakem Kurulundan; elektrik ve doğalgaz zamlarının art arda yaşandığı, ulaşım ve barınma giderlerinin yükseldiği, enflasyonun tahmin ve hedeflerin üzerinde çıktığı, alım gücünün düştüğü, pek çok gider kaleminde artış yaşandığı bir süreçte bütün parametrelerin dikkate alındığı adil ve hakkaniyetli bir hüküm bekliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yapılan bu ilk Toplu Sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanarak her ne kadar Hakem Kuruluna gidilmiş olsa bile, Hakem Kurulu’nun, bu ülkenin bütçesi, cüssesi ve de kamu görevlilerinin beklentileriyle uyumlu bir hükümler manzumesi ortaya koyacağına inanıyoruz.
Çünkü Memur-Sen olarak biliyor ve diyoruz ki Türkiye; varlığının ve güvenliğinin teminatı olan kamu görevlilerinin maaş, ücret ve alım gücünü yükseltecek ekonomik güce, siyasi özgüvene, politik perspektif ve bilince fazlasıyla sahiptir.”