İstanbul'da, Fatih Sultan Mehmet'in at sırtında girdiği surların dibinde pembe bayraklar sallanıyor.
Dedemin şehit düştüğü Çanakkale'de, gökkuşağı boyalı tişörtler giyip, yürüyüş yapıyorlar.
"Özgürlük" diyorlar.
Ne özgürlüğü kardeşim?
Binlerce yıldır, Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığımız değerlerimizi yok etme özgürlüğü mü?
Malazgirt'te Alparslan'ın, Söğüt'te Ertuğrul'un, Kosova'da Murad Hüdavendigar'ın bize emanet ettiği aile yapımızı dinamitleme özgürlüğü mü?
Batı'nın dayattığı bu "modern" safsataya bak...
Türk milleti, tarih boyunca nice badireler atlattı. Moğol'u gördü, Haçlı'yı gördü, emperyalist'i gördü. Ama hepsine karşı ayakta kaldı. Çünkü aile vardı, gelenek vardı, devlet vardı.
Şimdi bu üç temeli dinamitlemek istiyorlar.
Neden biliyor musun?
Çünkü bir milleti yok etmek istiyorsan, önce ailesini parçalayacaksın. Sonra geleneklerini unutturacaksın. En son da devletini çökerteceksin.
Plan bu kadar basit.
Osmanlı'nın son döneminde de böyle "ilericilik" maskesi altında toplumu çürütmeye çalışmışlardı. Şimdi aynı oyun, farklı aktörlerle sahneye konuluyor.
Atatürk ne demişti: "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."
İşte tam da bu yüzden, ecdadımızı unutturmak istiyorlar.
Velhasıl...
Bu mesele sadece "cinsel tercih" meselesi değil.
Bu mesele, kimlik meselesi.
Bu mesele, var olma meselesi.
Ya tarihimize, değerlerimize sahip çıkacağız...
Ya da...
Batı'nın oyuncağı olup çıkacağız.
Tercih sizin.