TÜRKER BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kimlik siyaseti yapmadıklarını, hizmet siyaseti yaptıklarını belirterek, “Bizim ajandamızda, kimlik ayrımı yok, bölge ayrımı yok. Bizim ufkumuzda sadece ve sadece Büyük Türkiye var. Bizim idealimizde sadece ve sadece Büyük Millet ideali var” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında hükümetleri döneminde yapılan yatırımları değerlendirdi.
BAŞBAKAN ULUSA SESLENDİ
Erdoğan, hükümet olarak, milletin emanetine sahip çıkmaya, ekonomiye, güven ve istikrar zemininde büyütmeye devam edeceklerini söyledi. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaştırmada, toplu konutlarda, enerjide yaptığımız yatırımları, tarımda yapılan yatırımların kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, “Nitekim bu ay içinde, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde, çeşitli şehirlerinde yaptığımız yatırımlarla medeniyet yürüyüşümüze, kalkınmamıza önemli katkılar sağladık. 5 Ekim’de İstanbul’da düzenlediğimiz bir törenle, ülkemizin yeniden imarı için, afet riski taşıyan binaların toplu yıkımını öngören hayati önemi haiz bir projeyi başlattık. Bu, biliyorsunuz Yeniden Dönüşüm Projesi’ydi. Gerçekleştirdiğimiz ilk törenle, 35 ilimizdeki 75 farklı noktada, 3 bin 169 binanın yıkımını başlatarak, bu sürecin ilk adımını attık. Şunu özellikle vurgulamak isterim: Bu proje, Türkiye’de bugüne kadar başlatılmış en büyük imar hareketidir. Ve buna öncelikli kamu binalarından başladık. Bu arada görüştüğümüz, anlaştığımız vatandaşlarımızın binalarını da yıkmaya başladık” diye konuştu.
Hükümet olarak, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından Cumhuriyet tarihinin en büyük kentsel dönüşüm hamlesini başlattıklarını ve çok olumlu neticeler aldıklarını belirten Erdoğan, “Almaya devam ediyoruz” dedi.
“10 YILDA 560 BİN KONUT İNŞA ETMEYİ BAŞARDIK”
10 yılda 560 bin konut inşa etmeyi, bunlardan 438 bin konutu sahiplerine teslim etmeyi başardıklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, hiçbir bölgemizde ayrım gözetmeksizin, 81 ile konut seferberliğini başarıyla uygulamaya koyduklarını ve bütün vatandaşların bundan istifade etmesini sağladıklarını belirtti. Dünyanın değişik yerlerinden bu projeleri gezip, görüp ondan sonra: “bizim ülkemizde de acaba bunları yapmaz mısınız?” diye teklifler almaya başladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:“Ülke genelinde, planlı ve doğal afetlere karşı dayanıklı konut üretimi konusunda örnek bir model ortaya koyduk. Şimdi ise, ülkemiz için yeni bir adım daha attık. İnsan hayatına, çevreye, yeşile, şehirciliğe verdiğimiz önemin, depreme, afet riskine karşı aldığımız tedbirlerin bir yansıması olarak, daha önce inşa edilmiş sağlıksız, güvensiz milyonlarca binayı yıkıp yeniden yapmak üzere kolları sıvadık. Tabi burada peşin söylüyorum: Ne olur milletimiz bizden desteğini esirgemesin. Devlet-Millet el ele verelim, milletimizi mağdur etmeden en güzel şekilde bu yapılaşmayı gerçekleştirelim. Ve hem halkımız kazansın hem ülkemizin görünümü çok daha modern hale gelsin. 1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremleri ile 2011 yılında yaşanan Van depremi, bize bu tedbirleri mutlaka, ne pahasına olursa olsun hayata geçirmemiz gerektiğini gösterdi. Bunun için geçtiğimiz Mayıs ayında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanununu çıkardık. Bu kanun ile çok yönlü bir değişimi hedefliyoruz. Yeni yapılacak yapılar, her şeyden önce yeni hayat alanları, çevreyle uyumlu, enerji verimliliğini esas alan, yeşile önem veren, doğal kaynakları koruyan bir anlayışla inşa edilecek. Proje tamamlandığında insanımız rahat bir nefes almış olacak, şehirlerimiz güvenli hale gelecek, huzura kavuşacak. Etap etap devam edecek olan bu süreci, inşallah başarıyla tamamlayacağız. Böylece, onlarca yıldır devam edegelen çarpık şehirleşmeye dur demiş olacağız, ülkemizi, şehirlerimizi, insanımızı ağır bir yükten, ciddi bir tehditten kurtarmış olacağız.”
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK BİYOLOJİK ARITMA TESİSİNİ AÇTIK”
7 Ekim’de İstanbul’da Ataköy’de ileri biyolojik arıtma tesisinin ve çevre koruma projesinin açılışı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, söz konusu tesisin, Türkiye’nin en büyük enerji ve katı yakıt üretebilen ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi olduğunun ifade etti.
Bakırköy, Bahçelievler ve Bağcılar’ın tamamının; Başakşehir, Küçükçekmece ve Sultangazi ilçelerinin bir bölümünün atıksularının burada arıtıldığını belirten Başbakan Erdoğan, “2009 yılında start verdiğimiz ve etap etap hizmete aldığımız bu tesis, tam kapasite ile çalıştığında günde 600 bin metreküp atıksu arıtarak, 2,5 milyon nüfusa hizmet üretecek. Şunu özellikle belirtmek isterim kardeşlerim: Ataköy İleri Biyolojik Arıtma Tesisi, bölgedeki çevre koruma projelerimizin sadece bir bölümü, bir ayağı. Aynı tarihte hizmete aldığımız Ataköy Çevre Koruma Projesi, diğer çalışmalarımızı, yatırımlarımızı destekleyen, 650 milyon dolar yatırım bedeli bulunan önemli bir proje. İstanbul’da, 1994 yılı öncesinde yüzde 9 olan atıksu arıtma oranını, bu yıl itibariyle yüzde 97’ye çıkardık. Önümüzdeki yıl 30 yeni arıtma tesisini daha devreye alarak, toplam arıtma tesisi sayısını 71’e yükseltiyoruz. Böylece, İstanbul’un atıksuyunun yüzde 100’ünü arıtma hedefimize ulaşmış olacağız” diye konuştu.
“YENİDEN ŞİİRLERE, ŞARKILARA İLHAM VEREN BİR HALİÇ’İ ORTAYA ÇIKARDIK”
20 Ekim’de Elazığ’da toplu açılış töreni gerçekleştirdiklerini ve Elazığ’a 54 milyon liralık bir yatırım; yılda 2 milyon yolcuya hizmet sunabilecek, 16 bin metrekare kapalı alana sahip modern bir havalimanı kazandırdıklarını belirten Erdoğan, aynı törende, bir adet olimpik yüzme havuzuyla birlikte, lise, ilköğretim ve ana sınıflarından oluşan toplam 11 okulun açılışını gerçekleştirdiklerini belirtti. Fırat Üniversitesi’nde, yaklaşık 13 milyon liralık bir yatırımla hayata geçirilen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Biyomühendislik Bölümü binalarının açılışını yaptıklarını da hatırlatan Başbakan Erdoğan, konuşması şöyle devam etti:
“Bir gün sonra, 21 Ekim’de ise, İstanbul’da, İstanbul Boğazı’ndan Haliç’e Denizsuyu Aktarma Projesi’nin açılış törenine katıldım. Bu proje, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğüm sırada hayalimdi. 1995 yılında bizzat başlattığım, dünyanın en büyük çevre koruma projelerinden biri olarak kabul edilen Haliç Çevre Koruma Projesi’nin önemli etaplarından biri. Biz 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek, şehrin sorumluluğunu üstlendiğimizde, Haliç adeta bir bataklık halindeydi. Geçmişte şairlere, müzisyenlere, âşıklara ilham veren Haliç’te neredeyse hiçbir hayat belirtisi yoktu. Yaptığımız hummalı çalışmalarla Haliç’e adeta yeniden bir hayat kazandırdık. Yeniden şiirlere, şarkılara ilham veren bir Haliç’i ortaya çıkardık. Haliç, yeniden masmavi rengiyle, İstanbul’a renk katıyor. Artık Haliç’te koku yok. Artık Haliç’te canlı bir hayat var. Haliç’te, artık, lüfer dâhil toplam 48 çeşit balık yaşıyor. Bu ay içinde hayata geçirdiğimiz bu yeni projeyle birlikte, Haliç’in suyunu sürekli tazeliyor, havalandırıyor, yeniliyoruz. Bu sayede İstanbulluların, ülkemizin çok önemli değeri olan Haliç’i, yeniden paha biçilmez bir bölge haline getirmiş bulunuyoruz. Sevgili vatandaşlarım, bundan sonra Haliç’in her iki tarafı da gerek Beyoğlu, Kâğıthane gerek Eyüp, Fatih tarafları çok daha farklı, güzel olacak.
VAN ZİYARETİ
Bu vesileyle, yaklaşık bir hafta önce, 23 Ekim’de ziyaret ettiğimiz Van’da orada da yaptığımız çalışmalara şöyle değinmek istiyorum. Zira, burada açılışını gerçekleştirdiğimiz tesisler, sadece bizim için değil, sadece Van için değil, bütün Türkiye için büyük bir anlam taşıyor. Hatırlanacağı üzere, bundan bir yıl önce, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ve Erciş’te, hepimizin kalplerini yaralayan, hepimizi derinden üzen büyük bir deprem felaketi yaşamıştık. Ardından, Kasım ayında, bu defa Van ve Edremit’i etkileyen ikinci bir deprem felaketine maruz kalmıştık. Bu depremlerde 644 vatandaşımızı, kardeşimizi, canımızı yitirdik. Can kayıplarının yanında 40 bin ev, 3 bin işyeri, 9 bin ahır kullanılamaz hale geldi. Enkaz altından kurtarabildiğimiz 250 vatandaşımız bizim için bir umut, bir mutluluk, bir teselli kaynağı oldu.”
“VAN ERCİŞ YENİDEN İNŞA EDİLDİ”
“Yaralarımızı sarmak, acılarımızı dindirmek, sıkıntıları gidermek için ilgili bütün kurumlarımızı seferber ettik, devletimizin tüm imkanlarıyla Van’a odaklandık” diyen Başbakan Erdoğan, hükümet olarak her türlü imkanı bu bölgeye seferber edip devletin şefkat elini uzatırken, aziz milletin de Vanlı kardeşlerine sevgi elini, dostluk elini uzattığını söyledi.
Depremden sonra Van’ı, Erciş’i bir yıl içinde yeniden inşa edeceklerini ve vatandaşların önünde yepyeni bir dönem başlatacaklarını söylediklerini hatırlatan Erdoğan, “Depremin daha 39. gününde kalıcı konutların temellerini attık. Nitekim bir hafta önce, depremin birinci yıldönümünde, Van ve Erciş’te inşa ettiğimiz toplam 15 bin 341 kalıcı konutun açılış ve anahtar teslim törenini gerçekleştirdik. Bu konutlarla birlikte, 27 okulun, 24 caminin, 10 ticaret merkezinin ve 13 büfenin de açılışını yaptık. Şu anda bu konutlara ilave olarak çalışmalarına daha sonra başlanan 2 bin 148 konutun inşaatı da sürüyor. Onları da en kısa sürede tamamlayıp hak sahiplerine teslim edeceğiz. Böylece Van ve Erciş’te toplam 17 bin 489 kalıcı konut inşa etmiş olacağız. Hatırlayacağınız gibi, Marmara depreminden 1 yıl sonra, bırakın kalıcı konutları, ortada daha konteynırlar bile yoktu, insanlar hala çadırlarda yaşam mücadelesi veriyordu. Biz, depremin birinci yıldönümünde o gün söz verdiğimiz bütün konutları bitirip teslim ettik. Ayrıca, deprem dolayısıyla Van’ın genelinde başlattığımız diğer projelerin, yatırımların inşası devam ediyor. Ben, bu ay içinde gerçekleştirdiğimiz bütün bu açılışların, ülkemize, şehirlerimize, milletimize kazandırdığımız bütün bu hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
BİZİM İŞİMİZ HİZMET ÜRETMEK
“Bizim işimiz hizmet üretmek. Biz milletimize efendi olmaya gelmedik, biz milletimizin hizmetkârıyız” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Her zaman söylüyorum; Biz kimlik siyaseti yapmıyoruz. Biz hizmet siyaseti yapıyoruz. Bütün bu eserler, bu yatırımlar, bizim 2023 hedeflerimize doğru hızla koştuğumuzun, ülkemizi kalkındırmak, insanımızı refaha kavuşturmak, medeniyet yarışında ülkemizi üst sıralara çıkarmak için nasıl çabalayıp didindiğimizin bir göstergesidir. Bizim ajandamızda, kimlik ayrımı yok, bölge ayrımı yok. Bizim ufkumuzda sadece ve sadece Büyük Türkiye var. Bizim idealimizde sadece ve sadece Büyük Millet ideali var. Aziz milletimiz, bu ülkeyi kalkındırmak için çabalayanla, bu ülkeye çelme takmak isteyeni; bu milleti abat etmek isteyenle, bu millete zulmetmek isteyeni birbirinden kolayca ayırt edebilecek ferasettedir. Şunun altını özellikle çiziyorum; Türkiye, önümüzdeki süreçte de, bir bütün olarak, birbirine kenetlenmiş olarak, büyümeye, hedeflerine doğru hızla ilerlemeye devam edecektir. Ben bu düşüncelerle siz aziz milletimi bir kez daha en kalbi duygularımla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. Var olun. Kalın sağlıcakla. Allah’a emanet olun.”