Gazi ve şehit yakınlarının kamu kurum ve kuruluşlarına atama törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi sokaklarda, organize gruplar yoktu. O gece sokaklarda sadece belirli bir çevrenin insanları, sadece belirli mahfillerin mensupları yoktu. Darbe gecesi sokaklarda, tüm renkleriyle, tüm meşrepleriyle, tüm farklılıklarıyla milletimizin tamamı vardı. Onun için 15 Temmuz zaferinin sahibi, milletimizin bizatihi kendisidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen gazi ve şehit yakınları atama törenine katıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca belirlenen 2 bin 28 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının devletin çeşitli kurumlarına atanması münasebetiyle düzenlenen törende, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, şehit ve gazi yakınları ile gaziler hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende bir konuşma yaptı.
“TÜRKİYE, ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN FEDAKÂRLIKLARI SAYESİNDE AYAKTADIR”
15 Temmuz’da ve terörle mücadelede verilen şehitleri rahmetle anarak ve gazilere teşekkür ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, asırlardır olduğu gibi bugün de, işte bu şehitlerimizin, gazilerimizin fedakârlıkları sayesinde ayaktadır, inşallah ayakta kalmaya devam edecektir” dedi.
Türk milletinin, bin yıldır yaşadığı bu toprakları kendisine ebedi vatan yapmak için kesintisiz bir şekilde kanını döktüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın geçmişte PKK, DHKP-C ve DEAŞ terör örgütlerinin gerçekleştirdikleri saldırılarla dikkat çekerek en son 15 Temmuz’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 246 vatandaşı şehit edip 2 bin 194 vatandaşı yaraladığını hatırlattı.
“15 TEMMUZ ZAFERİNİN SAHİBİ, MİLLETİMİZİN BİZATİHİ KENDİSİDİR”
Türk milletine ‘ordu millet’ veya ‘asker millet’ de dendiğine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Çünkü bu milletin her bir evladı; erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla, gerektiğinde ülkesi için her türlü mücadeleyi verir, her türlü çarpışmaya girer. Milletimiz, inancı, bayrağı, ülkesi, geleceği için gerektiğinde ölümün üzerine koşarak gidebileceğini, en son 15 Temmuz’da tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. 15 Temmuz gecesi sokaklarda, organize gruplar yoktu. O gece sokaklarda sadece belirli bir çevrenin insanları, sadece belirli mahfillerin mensupları yoktu. Darbe gecesi sokaklarda, tüm renkleriyle, tüm meşrepleriyle, tüm farklılıklarıyla milletimizin tamamı vardı. Onun için 15 Temmuz zaferinin sahibi, milletimizin bizatihi kendisidir. Ben o gece, böyle bir milletin lideri olmaktan, böyle bir milletin mensubu olmaktan Allah’ıma hamdediyorum, şeref duyuyorum, gurur duyuyorum. Bu millet, yeniden ayağa kalktı, bu millet adeta yeniden Çanakkale destanı yazmaya başladı, yeniden Kurtuluş mücadelesini ortaya koydu, ispat etti. Yeniden Seyit Onbaşılarımız var, bak, yeniden ayağa kalktılar, biz buradayız dediler.”
Şehitlerin aileleri ve gazileri ziyaretlerinde dinlediği hatıraların ve anekdotların tüylerini diken diken ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ziyaretimde bir kez daha, milletimin 15 Temmuz gecesi ortaya koyduğu dirayetin, cesaretin, kahramanlığın öyle rastgele bir tavır değil, binlerce yıllık köklere sahip asil bir duruş olduğuna imanım daha da artıyor. İşte iki gün önce Gine Devlet Başkanı Çin’e giderken buraya uğradı, beraberce bir yemek yedik. O gece televizyonları izlediğinde ‘Sizi ve milletinizi görünce, bu millet büyük bir millet dedim. Siz bize örnek oldunuz’ diyor. Bunlar çok önemli. Tarih yeniden hamdolsun bir ispatı vücut ediyor. Böyle bir milletin evladı olarak dünyaya geldiğim için Rabbime hamdediyorum” görüşlerine yer verdi.
“ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN BÜTÜN YAKINLARI DEVLETE EMANET”
Ataması yapılan 2 bin 28 kişiden 419’unun 15 Temmuz gazisi ve gazi yakınlarından, 67’sinin ise 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarından, oluştuğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer atamaların ise terörle mücadelede şehit olanların yakınlarından, mağdur, vazife ve harp malulü olarak kabul edilenlerden oluştuğunu açıkladı.
Son iki yılda, terörle mücadele kanunu kapsamında gaziler ile gazi ve şehit yakınlarından 17 bin 74 kişinin atamasının yapıldığı bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehitlerimizin ve gazilerimizin yaptıkları fedakârlık yanında, biliyorum ki, devlet olarak bizim kendilerine sunduğumuz imkânların sözü dahi edilemez. Şunu da söyleyeyim, tabii ki bu bir iane değil. Bu sadece devlete milletimin verdiği emanetin hak sahiplerine verilmesidir. Çünkü şehitlerimizin bütün yakınları devlete emanettir, gazilerimiz ve yakınları hakeza devlete emanettir. Onları korumak, gözetmek, kollamak görevimizdir” diye konuştu.
Şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiğine dair muhalefet partilerinin içinden ve medyadan yapılan ithamlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte çeşitli bakanlıklar ve devlet kurumları tarafından yürütülen şehit yakınları ve gazilerle ilgili çalışmaların, başbakanlığı döneminde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde toplandığını ve bu işlemlerin ilgili bakanlıktaki bir daire başkanlığı tarafından takip edilip sonuçlandırıldığını hatırlattı.
ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLERE SAĞLANAN İMKÂNLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında şehitlerin mirasçılarına, çeşitli başlıklar altında ciddi miktarda nakdi tazminat ödendiğini, SGK tarafından kendilerine emekli aylığı veya emsal aylık bağlandığını belirtti. Bu kişilerin sağlık hizmetinden yararlandıklarında katılım payının alınmadığını, toplu ulaşım araçlarından ücretsiz yararlandırıldığını, faizsiz konut kredisi verilerek uygun şartlarda ev sahibi yapıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, okul çağındaki çocuklarına öğrenim yardımı yapılıp özel okullarda kontenjan ayrıldığını, Kredi Yurtlar Kurumundan burs verilip yurtlardan öncelikli olarak faydalandırıldığını, kamuda şehit yakınlarına ikişer, gazilere, vazife malullerine ve terör mağduru sivillere birer istihdam hakkı verildiğini aktardı.
Verilen hizmetlerin para tutarlarını ifade etmekten hicap duyduğunu ifade ederek, “Çünkü biz, hiçbir maddi karşılığın, bir insanın canını feda etmesinden, bunu göze alarak kendini öne atmasından daha kıymetli olmadığını çok iyi biliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eskiden dar tutulan şehitlik ve gazilik şartlarının dar tutulduğunu, kendilerinin ise kapsamı olabildiği kadar genişlettiklerini vurguladı.
“DEVLETE BAŞVURAN MAĞDUR VATANDAŞIMIZIN ORTADA BIRAKILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Türkiye’deki sosyal yardım sisteminin, mağdur durumdaki tüm vatandaşları kucaklayacak hâle geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıyıda köşede ulaşılamamış veya ihmal edilmiş insanlar elbette bulunabilir. Ama ilke olarak, devlete başvuran veya devletin kendisine ulaştığı hiçbir mağdur vatandaşımızın ortada bırakılması söz konusu değildir. Eğer 79 milyon vatandaşımın içinden bir tane dahi, yardıma muhtaç olduğu hâlde devlet kapısından geri çevrilen mazlum varsa, bunun vebali, en başta ben olmak üzere, hepimize aittir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın yanında, belediyelerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, özel sektörümüzün de benzer gayretleri olduğunu biliyorum. Türkiye’yi, hiç kimsenin kendini garip, kimsesiz hissetmediği bir ülke hâline getirmeden bize durmak yok, nefeslenmek yok. Bu hedefe ulaşmadan başımızı yastığa koyduğumuz her gece bizim için zifiri karanlıktır. Hele hele, şehit yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili en küçük bir eksiklik, en küçük bir aksaklık, bizim için kâbus anlamına gelir. İnşallah, bu konuda zaten oldukça iyi bir düzeye getirdiğimiz hizmetlerimizi, her geçen yıl daha da kurumsallaştırarak, daha da iyileştirerek sürdürmekte kararlıyız.”
“DEVLETİN SAHİBİ MİLLETTİR”
Türkiye’nin iki yüz yıldır ‘Devletin sahibi kimdir?’ ve ‘Türkiye nasıl kurtulur?’ sorularını soran bu sorulara cevap arayan bir ülke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz’da bu soruya, kat’i bir cevap bulduk: Devletin sahibi millettir, Türkiye’yi kurtaracak yegâne güç de milletin bizatihi kendisidir. FETÖ ihanet çetesi, millete ait olan devleti gasp ederek, millete karşı kullanmaya çalıştığı için başarısız olmuştur. Millete rağmen olmaz” şeklinde konuştu.
17-25 Aralık darbe girişimi ile 15 Temmuz darbe girişimi arasındaki tek farkın, birinin hukuk-adalet ambalajıyla pazarlanmaya çalışılması, diğerinin ise doğrudan silahla, bombayla yapıldığı için böyle bir kılıfa sokulamadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarılmış olsaydı 15 Temmuz darbesinin de süslenerek pazarlanmaya çalışılacağı görüşüne yer verdi.
“17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİNDE YANIMDA MİLLETTEN BAŞKA KİMSEYİ BULAMADIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ mensuplarının ve yakınlarının mağdur edildiği söylemlerine değinerek, “Şehidimin yakınlarını ben mağdur olarak gözetmeyeceğim, gazilerimin kendisini, yakınlarını mağdur olarak gözetmeyeceğim de, bu zemini hazırlayanlara mı mağdur olarak bakacağım?” dedi.
İhanetin ve kötülüğün örgütlenmiş hâli olan FETÖ’nün yıllarca gerçek yüzünü görmenin güç hâle geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010 yılından itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığında, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle birlikte net bir duruş sergilediğinde, yanında milletten başka kimseyi bulamadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Kendi siyaset arkadaşlarımdan, muhalefet partilerinden, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından, her çerçeveden pek çok kişi bunların üzerine çok gittiğimi, kendilerine haksızlık yaptığımı bana söylüyordu. Sadece milletim beni bu mücadelemde kayıtsız, şartsız destekledi. Kardeşlerim; öyle ki FETÖ’nün tüm gücüyle ve ahlaksızca saldırdığı o dönemde girdiğimiz tüm seçimlerden siyasi tarihimizin en yüksek oylarını alarak çıktık. Milletimden aldığımız güçle, bunlar o zaman PKK’nın desteklediği siyasi partinin seçim merkezlerinde bize karşı tavır belirlemişlerdi. Milletimizden aldığımız güçle FETÖ’ye karşı her zeminde ve her durumda kararlı bir mücadele yürüttük. 15 Temmuz gecesi görüldü ki, şayet FETÖ’nün emniyet ve yargı başta olmak üzere bürokrasi içindeki gücünü kırmamış olsaydık işimiz çok güç olacaktı, işte o zaman biz şu toplantıyı yapamayacaktık.”
“MİLLETİN KARARININ ÜSTÜNDE BİR KARAR YOKTUR”
15 Temmuz’da darbeyi bastırma mücadelesinde, 246 kişiyi şehit eden FETÖ mensuplarından sadece 39 kişinin öldüğüne dikkat çekerek, “Demek ki, bizim polisimiz, güvenlik güçlerimiz bunlarla böyle bir mücadeleye girmedi, nerede bulursanız öldürünüz demedi, yine tutuklayalım, götürelim yargının karşısına, kararı yargı versin dendi” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Şimdi haklı olarak benim vatandaşım ne diyor? ‘İdam idam idam’ diyor. Ben de vatandaşıma ne diyorum? Diyorum ki, bizim hukuk sistemimizde Parlamento biliyorsunuz bunun kararını verir. Ha, Parlamento böyle bir kararı alacak olursa, Cumhurbaşkanı olarak bu karar bana geldiğinde ben de bunu onarım. Bazı Batılılar bize ‘Niye idam diyorsun?’ diyor. Dedim ki, ‘Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.’ Bizim ülkemiz demokrasiyle yönetilen bir ülkedir, milletin kararının üstünde bir karar yoktur. Siz eğer demokrasi diyorsanız, o zaman burada konuşamazsınız, siz darbeyi savunuyorsunuz, bu ne demektir?’ Şu anda dünyanın büyük bir çoğunluğunda idam hâlâ var. Daha bakın geçenlerde işte Amerika’da 19 yıl önce tutuklanmış olan birisi infaz edildi, idamı gerçekleşti. Hâlâ devam ediyor, birçok yerlerde hâlâ var, çoğunluğunda var dünyanın. Tablo böyle olduğu hâlde, bize kalkıp akıl verenler o aklı kendilerine saklasınlar.”
“15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİN ÜLKEDE BİR İÇ SAVAŞ ÇIKARTMA AMACI TAŞIDIĞI GAYET AÇIK”
15 Temmuz darbe girişiminin ülkeyi ele geçirmekten ziyade, ülkede bir iç savaş çıkartmak amacı taşıdığını, aynı zamanda bir işgal girişimi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk milleti vatanını işgal etme, ezanını susturma, bayrağını indirme, devletini yıkma peşinde olanlarla nasıl mücadele ettiğini, edebileceğini Çanakkale’de ve İstiklal Harbinde göstermiş bir millettir. Aradan yaklaşık bir asır geçtikten sonra, bu defa içimize soktukları hainler ve gafiller aracılığıyla aynı projeyi bir kez daha hayata geçirmeye çalıştılar. Terör örgütleriyle mücadele etmekten yorgun düştüğünü, yaşadığı ekonomik krizlerle hırpalandığını, kendi iç mücadelesinde enerjisini tükettiğini varsaydıkları bu milletin artık kendilerine karşı koyamayacağını sandılar” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle dedi: “Kendileri uçaklarıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, silahlarıyla meydana çıkınca ortada kimsenin kalmayacağını zannedenler, karşılarında yüz binleri, milyonları görünce şaşırdılar. Tankları görünce kaçacaklarını sandıkları insanlar, o tankların altından girip üstünden çıkınca darbecilerin tüm hesapları bozuldu. Doğrultulan tüfeklerin önünde onlarca kişi vurulup düştüğü hâlde, kimsenin yerinden kıpırdamadığını, tam tersine üzerlerine üzerlerine gelmeye devam ettiğini görünce paniğe kapıldılar.”
“ÖLÜMÜ GÖZE ALMIŞ İNSANLARA İSTEDİĞİNİZ KADAR BOMBA ATIN NETİCE DEĞİŞMEZ”
Birilerinin, “Bu nasıl darbe? O tanklardan niye daha çok ateş edilmedi? O uçaklardan niye daha çok bomba atılmadı? O tüfeklerden niye daha çok mermi çıkmadı?” diye sorduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu sorunun cevabı gayet basit, korkuyu unutmuş, ölümü göze almış insanlara istediğiniz kadar mermi sıkın, istediğiniz kadar bomba atın netice değişmez. Sadece daha çok kan dökülürdü, daha çok can yanardı. Bizim milletimizin ölüme bakışı öyle başkaları gibi değildir. Ne diyor şair? ‘Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm, / Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm.’ Dolayısıyla biz ölümü bir son, bir yok oluş değil, asıl olana, baki olana kavuşma olarak gördüğümüz için tevekkülle karşılaşırız. Biz ‘basü badel mevt’e inanmışız, ölümden sonra dirilişe inanmışız. Bununla beraber şu soruyu sormak lazım: 15 Temmuz gecesi 246 değil de 246 bin insanımız şehit olsaydı, bu mesele üzerinden polemik üretenler acaba darbeyi kabul edecekler miydi? O zaman da başka bir bahane bulacaklardı. Öyleyse ne darbenin, ne darbe girişimine karışanların, ne de o örgüte doğrudan veya dolaylı destek veren hiç kimsenin gözünün yaşına bakma hakkına sahip değiliz. Onun için, kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın. Eğer benim yakın arkadaşlarımın içerisinde de varsa onlara da sesleniyorum, sakın bize mağdur edebiyatı yapmayın arkadaş. Benim mağdur, mazlumlarım burada.”
17-25 Aralık ve 15 Temmuz’a rağmen FETÖ’nün içinde yer almayı sürdüren hiç kimsenin mağdur ve masum olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına “Bu kişilerin en yakınlarımız da olsa adalete hesap vermelerini sağlamak, haklarında gereken işlemleri yaptırmak mecburiyetindeyiz. Çünkü bizim şehitlerimize ve gazilerimize karşı sorumluluğumuz var. Bizim şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin dışında 15 Temmuz’un mağduru yoktur, mazlumu yoktur, hesap sorma hakkı olan hiç yoktur diyoruz” şeklinde devam etti.
“15 TEMMUZ’DA MİLLET, İSTİKLALİNE VE İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKTI”
Yeni Türkiye’nin kurucu iradesinin, 15 Temmuz’da istiklaline ve istikbaline sahip çıkan milletin bizzat kendisinin olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlere yer verdi: “Terör örgütüyle mücadelemiz artık daha kolay. Bölgemizdeki krizler karşısında güçlü bir duruş sergilememiz artık daha kolay. İşte şimdi biliyorsunuz emniyet teşkilatında çok ciddi bir değişim yapıldı, yeni atamalar yapıldı, değişikler yapıldı. Bu yeni atamalarla beraber, yeni tayinlerle beraber de inşallah ülkemizin 81 vilayetinde terörle mücadelede çok farklı bir sürece giriyoruz. Artık sonuçla değil, bu işin kaynağı neresiyse o kaynakta bu mücadeleyi başlatmanın inşallah adımlarını atıyoruz. Yani terör kapıya dayandığı zaman değil, menşeinde, kaynağında bunları kurutmak... İnşallah 2023 hedeflerimize daha kolay ulaşacağız. Çünkü milletimiz bu kararlılığı ortaya koymuş, biz sorumluluk sahiplerine de, ‘yürüyün, bu yol şehadete de çıksa arkanızda biz varız’ demiştir. Bundan daha açık mesaj olabilir mi? Millet ne diyor? ‘Yürüyün.’ Yürüyeceğiz.”
“BEKAMIZI TEHDİT EDEN HİÇBİR GELİŞMEYE SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ”
Milletten aldıkları mesajın gereklerini yerine getirmek için çalıştıklarını, terör örgütü PKK’ya ve uzantısı kuruluşlara, kişilere karşı ülke içinde ve dışında artık daha kararlı bir mücadele içinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine karşı yürüttüğü operasyonla ilgili açıklamalarda bulundu. Bu çerçevede ABD Başkanı Barack Obama ile bir telefon görüşmesi yaptığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamaları yaptı: “Dün akşam Sayın Obama’yla uzun uzadıya bir görüşmemiz oldu ve bu görüşmelerimizle birlikte de bu tür adımları atacağımızı kendileriyle de paylaştık. Ve şunu da söyleyeyim: PYD, YPG gibi terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok Rakka da. PYD, PKK bunlar aynıdır zaten, YPG aynıdır. Biz dedik ki, ‘Gelin sizle beraber Rakka’dan DEAŞ’ı atalım, bunu biz sizlerle beraber hâllederiz, bu gücümüz var.’ Bunlar nedir ya, basit bir terör örgütü, bunların hepsi aynı... Suriye ve Irak’ta aynen şu anda Kerkük’te, Musul’da, Telafer’de, Sincar’da bu mücadeleyi yine sürdüreceğiz. Niye? Sincar yeni bir Kandil olma yolunda, onun için biz Sincar’a müsaade edemeyiz, çünkü orada PKK var. Telafer’de ne yazık ki Türkmen kardeşlerimiz ikiye bölündü. Bir kısmı Şia, bir kısmı Sünni ve şimdi orada mezhepler noktasında çatışma var, işte biz bunu istemiyoruz. Telafer’e sesleniyorum: Bırakın bu mezhep çatışmasını. Mezheplerin üzerinde İslam var, İslam’da birleşin.”
Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin bekasını tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmayacaklarını, ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomide yavaşlayan çarkları yeniden hızlandırmak için gerekli tedbirleri aldıklarını ve almayı sürdüreceklerini kaydetti. Büyük projeleri ardı ardına hizmete açıp yeni projelerin hazırlıklarını hızlandırdıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, tören sonunda atamaları yapılan 2 bin 28 şehit yakını ile gazi ve gazi yakınlarına görev yerlerinin hayırlı olması dileklerini yineleyerek tamamladı.